Bunları siz de yapabilirsiniz

İnternet üzerine yazıp çizen büyük markalar ve isimler sık sık nispeten eskiyen trendleri hemen öldürüp gelecek ya da gelmekte olan furyayı kutsamaya meraklıdır. Web günlüğü yani blog yazmak da bu otomatikleşmiş tepkiden nasibini aldı. Ancak işin mutfağında yer alanlar çok iyi biliyor ki blogculuk popülaritesini yitirse de öyle mezar taşı kolay dikilebilecek bir mecra değil.
Blog dünyasını ayakta tutan en önemli sacayaklarından bir tanesi de kadınlar. Kadın dünyası üzerine yazıp çizenler birçok ünlü markanın beceremediği istikrarı inanılmaz bir dönüşümle sürdürüyor. Bu dönüşüme imkan veren her şeyden önce hitap ettikleri kitle ve yazdıkları konular elbette. Peki ayakta duran kadın blogcular neler yazıyor? Alan o kadar geniş ki, moda makyaj sırlarından tutun kendin yap tariflerine, gündelik hayata dair pratik ipuçlarından daha sağlıklı bir yaşam için tavsiyelere kadar hayata dair her şey var. Üstelik bunları bizzat uygulayarak deneyimledikleri için internete aşina insanlar için geleneksel medya kanallarından çok daha güvenilirler.
Gelelim bu blogları ayakta tutan en önemli olguya yani işin ekonomisine daha doğrusu sürdürülebilir ekonomisine. Kadın dünyasının internete taşınması ev ekonomisini dünyaya açtı. Babaannenizin binbir emekle çıkardığı lif örnekleri, dantel oyaları, havlu kenarları sadece altın günlerine gelen komşularınıza değil tüm dünyaya satılabilir hale geldi. Akşam evde pişirdiği yemeğin yapıldığını artık bütün dünya izleyebiliyor. Geleneksel el işlerine uzak olan genç nesilin nostaljik bir nesne olarak baktığı çeyizlikler, havlu kenarları, lif modelleri bize el emeğinin fabrikasyon üretime karşı her zaman direnebileceğini tekrar hatırlattı. Bu globalleşme hemen her sektörde olduğu gibi kendin yap ekonomisi için de kaçınılmazdı.

Bunları YouTube, sponsor gelirleriyle destekleyen blogcular ayakta kaldı ve uzun sürede kalacak gibi görünüyor. Ancak bir tek şartla: okuyucuların/takipçilerin güvenlerini sarsmama. Gelen eşantiyon ürünler kesilmesin diyen diline kalemine ket vuranlar her mecrada kaybetmeye mahkum olacaktır. Tıpkı yayınevlerinin arka bahçesine dönen edebiyat blogları gibi.

Paylaş:

Yorum yapın